18 Ocak 2013 Cuma

GENEL BAKIŞ...


Günlük yaşam koşuşturmacası içindeyken ileriye dönük birçok plan program yaparız. Öteleriz de öteleriz. Sonra hiç ummadığımız bir anda tüm hayatımızın gidişatını etkileyecek bir an yaşarız. Bu an   tüm hayatımızı sorgulamak durumunda bırakır bizi. İyisiyle kötüsüyle neler yaşadığımızı, doğrusu ile yanlışı ile tüm hayatımızı   irdelettirir bize. Ne kadar süreceğinin garantisi olmayan ömrümüzün,   ilerleyen yılları için yaptığımız planları   düşünür;  ötelediklerimiz için pişman oluruz. Neye güvenerek seneler sonrasına  plan yaptığımıza hayret ederiz. 


Kanser olduğunuzu öğrendiğinizde  herşey sanki renk ve şekil değiştirir. Kanser eşittir ölüm olarak yapılan gizli kodlamadan dolayı mı yoksa kansere yenilenleri sık sık duyduğumuz halde yenenlerin başarı hikayelerini  duymadığımızdan dolayı mı bilmem ama bildiğim hatta emin olduğum bir konu var ki kanseri yenen birçok kişinin  de en az yenilenler kadar konuşulması gerektiği.   


Sanatçıların meme kanseri olduğu halde diziye devam etmesi ve ünlü oldukları için meme kanserinin basında daha fazla yer alması; halkın bilinçlenmesinde ve bu durumu daha soğukkanlı karşılamasında önemli bir etken bence. Kemonun yan etkisi olarak saç dökülmesi yaşamış olan kadınların  özgüvenle toplum içinde dolaşması, peruk,  eşarp veya bereye ihtiyaç duymaması da süreci doğal kılmakta bence. Toplum içinde saçı kazınmış olarak gezen kadın, diğer hemcinslerine konuyu hatırlatmaktadır. Aynı süreci yaşayan kadın için ise saçsız yaşayacağı birkaç aylık süreci daha doğal ve güçlü karşılaması için örnektir. Başka bir açıdan da kansere karşı önlem alınması gereğini ve rutin kontrollere önem verilmesini hatırlatır.  Kadınların büyük bir korku veya travma ile yaşayabileceği saç dökülme  sürecinin yumuşatılması, daha doğal kılınması önemli. Kadını kadın yapan, kadını güzel kılan unsurun sadece saç olmadığının bir şekilde ifade edilmesi kayda değerdir.


Önemli olan bir hayatı yaşarken  olumsuz süreçleri ne kadar avantaja çevirebiliyoruz. Kemoterapide saçlar dökülüyor ama diğer tüm tüyleriniz de dökülüyor. Bu da tüm bu süreçte ağda yaptırmanız gerekmediği gerçeğidir.  Aybaşı da olmuyorsunuz. Senelerce ağda yaptırmak durumunda kalıyoruz.  Belli  bir yaştan itibaren her ay muayyen günler yaşıyoruz.  Kemoterapim bahar ve yaz aylarına denk geldiği için kendime çeşit çeşit elbise diktirdim. Yüzümü yıkarken;  saçlarımı kazıttığım için kafamı da sabunladım. Her gün elbise giydim. Açık renk kıyafet giyerken tarih hesaplamadım.  Bu durum başlangıçta kemoterapi sürecine direnç gösterdiğim gerçeğini yalanlamıyor ama hayatımın ipini travmalarıma kaptırmadığımı gösteriyor.  Kemoterapi sürecinde güneşte kalmak yasaktı ama benim denize girmemi engellemedi.  Sabahın erken saatinde ve akşam güneş batışına doğru yani güneşin en zayıf olduğu saatlerde  beni güneş ışığından koruyan kocaman kıvrımlı şapkam ile denize girip; çıktım.  Günlük yaşamıma devam ediyor olmamın  verdiği zevk, denize girmenin verdiği rahatlık ve çevremdeki insanların bana bu imkanı yaşatmak için çaba sarfetmesi benim hayata tutunan ellerimi sadece güçlü kıldı. Her kemo seansında yaklaşık bir hafta evden çıkamadım ama bu benim kendime dönmem, nefes almam  ve hayatım hakkında ciddi kararlar almam için yaşadığım kazanılmış bir zaman oldu.  Kanser olduğumda fark ettim ki birbuçuk senedir izin kullanmamışım. Hem de müthiş bir yoğunlukta çalıştığım halde.


Dört ayda bir devam eden kontrol sürecimle  beraber sağlıklı yaşam düzenimi kalıcı yapmak için de hayatımı organize ediyorum.  Artık üzücü, sıkıcı, stresli ve yorucu yaşam tarzından mümkün olduğunca uzak duruyorum. Yaşam coşkusu veren, hayata motive eden kişilerle daha çok vakit geçirip; aynı etkiyi yaratan aktivitelerde yer almaya devam ediyorum. Yaşamı daha çok seviyorum. Hayır kelimesini daha rahat kullanıyorum ve sağlığıma zararı dokunacak hiçbir konuda insanlara taviz vermiyorum.


Siz yeter ki sağlıkla ve coşkuyla yaşamaya karar verin.  Kendinizi sayın, sevin. Sorun kendinize ‘ bunun için ne yapabilirim ? ‘  diye.  ‘Nasıl yapacağım ki’ demeyin. ‘Benim şartlarım şu, bu…’ demeyin. ’ Nasıl yaparım ‘  diye sorun. Emin olun her sorunun bir cevabı yok. Birkaç cevabı var. Biz düşüncelerimiz ile sınırlamaz isek cevaplar ve çözümler bir bir geliyor. Sevgiyle kalın…

1 yorum:

  1. Bizleri yüreklendiriyorsunuz yazılarınızla, CA'ya yakalanmadan hayatın tadını doya doya yaşayarak,ertelemeden, küçük şeyleri dert etmemeyi dirdır etmemeyi ve en önemlisi sahip olduklarınıza Şükretmeyi öğrettiniz. Güçlü ve yürekli bir insansınız.

    YanıtlaSil