DESTEK…
Biyopsi sonrası tanı için gittiğimizde Prof. Dr. Bahadır
Güllüoğlu kağıda çok güzel bir meme resmi çizdi. Kanserin aşamaları, tedavi yöntemleri hakkında halkın anlayacağı
netlikte ve yeterlilikte bilgi aktardı. Konuşmasının devamında benim kanser
teşhisi konmuş kitlemin göğsümün neresinde olduğu, nasıl müdahale edileceği,
nelerle karşılaşılabileceğini anlattı. Öyle kendinden emin, sakin ve kibar bir
anlatım tarzı var ki dinlediğinizde ayrı bir güven duyuyorsunuz. ‘Tamam’
diyorsunuz. ‘Doğru yerdeyim ve bu doktor konuya hakim.’
Ameliyatın yapılacağı hastanenin Marmara Araştırma Hastanesi
olmasını ben tercih ettim. Asistanımın teyzesi bu hastanede çalışıyordu ve
başlangıçta tanımadığım teyze hem Bahadır Bey’in hastası olmuştu hem de Bahadır
Bey’i öneren kişiydi. Bahadır Bey ameliyatı yapacak doktor hakkında karar ve
bilgi içeren önemli detayları anlattı. Bu kısımları sonraki yazılarımda detaylı
olarak paylaşacağım sizlerle.
Şunu bilmenizi
isterim ki Prof. Dr. Bahadır Bey ve Uzman Dr. Ümit Bey ne dediler ise birebir
uydum; gerek tıbbi önerilerine gerekse yaşamsal önerilerine. 47 yıllık
hayatımda hiçbir taviz vermeden, sorgulamadan bire bir dinlediğim, sözlerini uyguladığım 5 kişiden ikisiydi
doktorlarım.
Hayatıma altın
dokunuşlarda bulunmuş olan doktorlarıma müthiş güven duyuyorum. Altın dokunuşta
bulunmuş diğer iki insandan bahsetmek istiyorum sizlere.
Yapı olarak irdelemeden, kontrol etmeden, kayıtsız şartsız
yaklaşmam ne olaylara ne kişilere. Hatta söz konusu dinlemek ve uygulamak ise
mantık süzgecinden geçirmeden, araştırmadan, sezgilerimle ve bilgimle tartmadan
hayata geçirmem. Çok zor güvenirim. Her söyleneni
olduğu gibi kabul etmeyen tarzımdan dolayı sözünü birebir dinleyip; uyguladığım insanlar çok az hayatımda. Hem beynimin hem yüreğimin hem de sezgilerimin
bu insanları onaylamış ve kendimce oluşturduğum güvenlik sınavından geçmiş
olmaları gerekir. Herhangi bir sebeple dahi bir kere yalan söylemiş insanın bu
sınavdan geçme şansı yok dersem ne kadar zor bir sınav olduğu daha net anlaşılır
umarım.
2008 yılında stresli iş hayatı, boşanmaya razı edemediğim eş
ve yaşadığım tüm sıkıntıları sezdirmemek için çaba sarf ettiğim kızım üçgeninde
debelenirken; sinirlerim iyice yıpranmıştı.
Reiki çalışmaları yapan ablamdan İstanbul’daki eğitmenin telefon
bilgilerini istedim. Kişisel Gelişim Eğitmenim Ayça Tan Ulusoy ile bu vesileyle
tanıştım. Kocaman bir altın dokunuş oldu benim için. Ankara’daki eğitmenim Gündüz Saka’yı tanımak ise ayrı bir altın
dokunuştu. Zaman içinde enerji çalışmalarının yanı sıra Ritim Terapi grubuna da
katıldım. Kitaplarını irdeleyerek okudum. Her ne şartta olursa olsun objektif
ve hakkaniyetli tarzından dolayı zaman içinde müthiş güven köprüsü oluştu
aramızda. Sadece bilen değil; aynı zamanda bildiğini hayata geçiren bilge
insanlar oldukları için onları tanımanın benim için bambaşka bir şans olduğuna
inanırım.
Kanser ile tanıştığım süreçte eğitmenlerimden ve eğitim
grubundaki dostlarımdan çok büyük destek gördüm. Sürecin başından sonuna
yanımdaydılar. Tanıyı öğrenmek için kız istemeye gider gibi iki araba gittik.
Hastanede, doktoru beklerken, doktorun yanında, çıktığımızda, sonuçları
beklerken, sonuçlar geldiğinde, ameliyatta, öncesinde ve sonrasında… Tüm
aşamalarda… Hepsine gönülden saygı ve
sevgi duyuyorum. Hepsi yüreğimde.
Ameliyat sonrası sonuçlar temiz çıkana kadar anneme, babama,
kardeşlerime ve tüm sülaleme kitle bulduğumu, biyopsi ve ameliyat olduğumu
haber vermedim. Çevremde sadece pozitif sonuca odaklanmış, bir avuç kocaman
yürekli insanlar vardı. Moralimi yükselten, bana hasta muamelesi yapmayan, ah
ah vah vah demeyen, elindeki ve çevresindeki kaynaklarla destek olan ama panik
olmayan kocaman yürekli gerçek dostlar.
Tüm enerjimizi sürecin kolay ve olumlu geçmesine
yöneltmiştik. Yaptığım çalışmalardan bazılarını sizinle paylaşacağım;
1.
Meditasyon
2.
Olumlama Cümleleri
3.
Bilinçaltı etkenler
4.
Dipte kalan öfke ve kızgınlığın dışa aktarılması
Moral kanserin şifası ise ben tüm moral olacak kaynaklara
sahiptim ama sanmayın ki lay lay lom geçirdim süreci. Gerek duygusal iniş
çıkışlarım gerekse dünyevi sıkıntılarım oldu. Havada uçan kuş tüyü görsem
ağladığım zamanlar oldu. Ankara’ da yapacağım konuşmamı hazırlarken ağlamaktan
nasıl yazdığımı bilmiyorum. Yazıyı kontrol etmek için her okuduğumda ağladım. Tüm süreç bittikten sonra dahi süreçle ilgili
konuşma yaparken veya yazı yazarken gözyaşlarımı tutamıyorum.
Hiç kolay değil.
Kimse size kolay olduğunu da söylemiyor. Her zaman bir çıkış yolu var. Her
zaman alternatif yollar var. Her yaraya
özgü merhem var. Her derdin çaresi var.
Siz bir şeyi yanlış yapmadınız. Ya da sistem sizi cezalandırmıyor. Bu sadece
size verilmiş bir hastalık değil ve sadece siz sıkıntı çekmiyorsunuz. Sizin
şahsınıza yönelik bir durum değil. Hatta avantaja çevirebilirseniz size
verilmiş kocaman bir hediye paketi. (Bu pakette neler olduğunu ilerleyen
zamanda sizlerle paylaşacağım. )
Zaten hayatta yaşadığımız sıkıntıların tek bir nedeni yok
değil mi? Öyleyse çözüm de tek olamaz. Sadece görmeyi bilmek, yüreğimizi
kocaman açarak Tanrı’ yı hissetmek ve şükretmek gerek…
Yüreğinizde her zaman Tanrı sevgisi ile tevekkülle yaşayın.
Kararlı olun. Ben kanser olduğumu öğrendiğimde
‘ bu hastalığı yendiğimde herkes
kanser olmak isteyecek’ dedim. (Bu size abuk bir laf gibi gelebilir.
Detaylandırmamı isterseniz lütfen yorum kısmına talebinizi yazın ki size
kendimi daha iyi ifade edebileyim.)
Sizi öldürmeyen sıkıntı güçlendirir; yeter ki siz sağlıkla
yaşamaya karar verin….
Sevgilerimle…